Sosyonomik Görünüm | Mart – 2016 (2)

Bu yazıyla beraber Sosyonomik Görünüm | Mart – 2016 (1) başlıklı yazının da okunmasını tavsiye ederim.

1983 yılının ilk günlerinde Magic 1000 kırıldı. Yıl boyunca yükselen endeks 1,296’ya kadar tırmandı. 1984 yılının ilk üç çeyreğinde düzeltme geldi ve (kırılmaları takip eden tipik geri dönüş çabalarından biriyle) Dow Jones Sanayi Endeksi 1,078’e kadar geriledi. 1984 yılının son çeyreğinde yeniden yükseliş başladı ve bu yükseliş üç yıl boyunca devam etti. 1987 yılının Ağustos ayına gelindiğinde borsa endeksi 2,746’ya kadar tırmanmıştı.

1974’le 1987 arasında dünya her anlamda radikal bir şekilde değişmişti. Dünyanın dört bir yanındaki “isyankar” rejimler askeri darbelerle terbiye edilmiş, Sovyetler Birliği “yeşil kuşak”la çevrelenmişti. CIA destekli paralı askerler Afganistan’da Sovyetler Birliği’ne ağır darbeler vuruyordu. Arap milliyetçiliği, İsrail’e verilen askeri/siyasal destekle ezilmiş, müslüman ülkelere “kötü örnek” olan laik Türkiye, yeşil kuşak projesinin bir parçası olarak islamizasyon rotasına sokulmuştu.

Yeni dönemin ekonomik programı, neo-liberalizm üzerine kurulmuştu. Neo-liberalizm beş temel ayak üzerinde yükselecekti:

  1. özelleştirme,
  2. mali sıkılaştırma,
  3. özelde finans piyasalarının, genelde ekonominin denetim dışında tutulması (Laissez-faire, deregülasyon),
  4. sermayenin, malların ve emeğin sınırsızca dünya üzerine dolaşmasına dayalı serbest ticaret,
  5. refah devletinin tasfiyesi anlamına gelmek üzere devletin her türlü harcamasının kısılması

Böylece 19. yüzyıl benzeri vahşi kapitalizmin önü açılırken, adına “küreselleşme” denen yeni bir dönemin yapı taşları da döşenmeye başlamıştı.

Bu değişimlerin paralelinde sosyal arka plan da dramatik bir şekilde değişiyordu. 1970’lerin “sert” rock müziğinin yerini Michael Jackson ve Madonna’nın pop müziği, korku-dehşet filmlerinin yerini komedi filmleri, hayatı, gerçekliği, iktidarı, toplumsal ilişkileri sorgulayan dizi ve kitapların yerini zengin hanedanları anlatan dizi filmler, servet yapmanın ve zenginliğin yollarını araştıran kitaplar almıştı. [Ayrıntılı bir analiz için: Bir Aşırılıktan Diğerine] Her ne kadar Soğuk Savaş devam ediyor olsa da, ABD ile SSCB arasında nükleer silahların azaltılmasına yönelik görüşmeler başlamıştı.

united-states-current-account

Ancak ABD ekonomisinde de ilginç gelişmeler oluyordu. 1980’lere kadar cari fazla veren ABD bütçesinde cari açık ve ticaret açığı büyümeye başlıyordu.

united-states-balance-of-trade

İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden 1970’lere kadar sürekli ticaret fazlası veren ABD ekonomisinde 1980’lerde ikiz açık olağanüstü bir hızla artıyordu. ABD ikiz açığını kapatmak yerine, dünyanın rezerv parasına sahip olmanın avantajıyla açığın büyümesine izin verdi. Bir taraftan çok uluslu şirketler emek maliyetlerinin çok ucuz olduğu ülkelere yatırım yapıyor, bu yatırımlardan kazanılan paralar ABD’ye akıyor, diğer taraftan Japonya, Almanya gibi fazla veren ülkelerde kazanılan paralar da rezerv paranın anayurduna, ABD’ye yönlendiriliyordu. (Bu konuda daha fazla bilgi için Yanis Varoukafis’in Küresel Minotaurus kitabının okunmasını tavsiye ederim.)

united-states-gdp-growth

ABD çalkantılarla geçen 1970’lerin ardından, %4.5 civarında istikrarlı bir büyüme temposu yakalamıştı.

Inequality_US

Ancak büyümeden herkes aynı ölçüde yararlanamıyordu. 1980’den sonra gelir eşitsizliği hızla artmaya başladı. En zengin %10’un milli gelirden aldığı pay, 1987 yılına kadar %40’a sıçradı. (Dünyada gelir eşitsizliğinin tarihsel değişimi için Thomas Piketty’nin 21. Yüzyılda Kapital isimli kitabı iyi bir kaynaktır.

Böylece hem ABD içinde, hem de bütün dünyada yeni bir küresel düzen oluşuyordu.

Arka plan bu şekilde değişirken, “kitlesel ruh hali” grafikler üzerinde hangi kalıpları çiziyordu?

DJI_1929-87.png

1987 yılının son çeyreğine girerken grafiklere bakan bir Elliott analisti “tuvalini” bu şekilde boyardı. İlerleyen dalga Cycle dereceli V idi. Bu dalga 1974 dibinden hesaplanan ölçüm hedefine ulaşmıştı. [Hatırlatma: Robert Prechter, 1982 Eylül’ünde, yani beş sene önce yükseliş hedefinin 2,860 olduğunu duyurmuştu. Borsa endeksi 1987 yılının Eylül ayında en yüksek 2,746 görmüş, Ekim ayında hafifçe gerilemişti. Zaman ekseninde de, 1982 Eylül’ünde başlayan yükseliş dalgası, tam Cycle I süresine ulaşmıştı. Endeksin bu seviyelerde zirve yapmasını beklemek en makul tahmin görünüyordu. Nitekim Prechter da böyle yaptı ve borsa endekslerinin zirve yaptığını, bir düzeltmenin kaçınılmaz olduğunu duyurdu. Böylece 1982 yılındaki büyük boğa piyasası tahmininden sonra, kendisine “onyılın gurusu” unvanını kazandıracak ikinci önemli tahminini duyurmuş oluyordu.

Borsa endeksleri bir kaç hafta sonra çöktü. (Kara Pazartesi) Dow Jones Sanayi Endeksi Ekim ayı içinde 2,662’den 1,616’ya kadar geriledi. Bu, 1929 çöküşünden beri yaşanan en büyük düşüştü. Wall Street’e olağanüstü bir kötümserlik hakim oldu.

Ancak beklenenin aksine, düşüş devam etmedi; sonraki aylarda borsa toparlandı ve hafifçe tepki vermeye başladı.

Elliott analistleri için şöyle bir sorun vardı: Eğer Cycle IV 1974 yılındaki dipte sona erdiyse, Cycle V ölçüm hedefine ulaşmıştı, ancak dalganın kalıbı, Cycle V’in bitişine işaret etmiyordu. Cycle V 1974’de değil de (karmaşık bir kalıpla) 1982 dibinde sona erdiyse, bu durumda da 1987 zirvesi (Cycle I’e göre) ideal zaman hedefine ulaşmış, ancak ideal fiyat hedefine göre kısa kalmış oluyordu. Bu dönemde Robert Prechter’ın alternatif sayımlar üzerinde çalıştığını görüyoruz. Alternatiflerden biri Cycle IV’ü 1974 dibine, diğeri 1982 dibine etiketliyordu. [Prechter’ın 1979 yılında kaleme aldığı bir makalenin adı Packet Wave. Bu makalesinde Prechter, 1964-1979 döneminde dalganın önce genleşip daha sonra daralırken oluşturduğu kusursuz fraktal yapıyı inceliyor. Makale, Market Analysis for the New Millenium isimli kitapta yer alıyor.] Böylece -eğer Cycle V sona ermediyse – ikinci bir yükseliş hedefi daha vardı: 3,850.

1988 yılına gelindiğinde, “Kara Pazartesi” dibi aşağı geçilmemişti. Borsa tepki vermeye devam ediyordu. O tarihte “tuval” üzerinde şu şekilde çalışılabilirdi:

DJI-1

Bu şekilde bir devam, oldukça mantıklı görünüyordu. 1974-1982 döneminde oluşan karmaşık yapı, böyle daha anlamlı oluyor, olası bir üçgenin ardından yükselişin yeni hedefi 3,200’le 3,850 arasındaki bir bölgeye işaret ediyordu.

Pek az Elliottisyenin dikkatini çeken bir başka sinyal daha vardı: 1982 yılındaki düşüşte endeks, Cycle dereceli I-III / II-IV kanalının alt bandından taşmıştı (undershoot). Ralph Nelson Elliott’ın olağanüstü dehası, bu tip taşmalar için şöyle bir yaklaşım önermekteydi: “Dalga, I-III / II-IV kanalının alt bandından taşarsa, V no’lu dalganın da üst banttan taşması (overshoot) beklenir.” Elliott Dalga Prensibi’ni çok iyi bilen Prechter’ın bu önermeden haberdar olmaması mümkün değildi. Daha 1983 yılında, Cycle V’in kanal üst bandından taşabileceğini öngörmüştü, sonraki analizleri bu ihtimali daha da güçlendirmişti. Bu tip taşmalar, genellikle yatırım çılgınlıklarına ve borsa köpüklerine delalettir. Prechter da bir borsa köpüğünün oluşacağını duyurdu. Pek çok analist yükselişleri ve düşüşleri doğru tahmin edebilir, bunda şaşırtıcı bir şey yok, ancak bir yatırım çılgınlığı ve köpük tahmin etmek, neresinden bakılırsa bakılsın olağanüstü bir tahmindir.

Prechter, artık finans çevrelerinde yoğun ilgi gören ve büyük bir dikkatle takip edilen Elliott analizleri ile yaptığı tahminlerini duyururken, dünyada önemli gelişmeler oluyordu. Brejnev sonrası Sovyetler Birliği’nde politik mücadele artmış, Andropov ve Çernenko’nun kısa genel sekreterliklerinin ardından SSCB Komünist Partisi genel sekreterliğine Mihail Gorbaçov gelmişti. Sovyetler Birliği 1988 Mayıs’ında ağır kayıplar vererek Afganistan’dan çekilmeye başladı. Vietnam Savaşı’ndaki yenilginin ABD’de yarattığı hayal kırıklığına benzer bir karamsarlık bu kez Sovyet topraklarına egemen olmuştu. Gorbaçov, 1988 Ekim’inde devlet başkanlığı görevine geldi ve glasnost (açıklık) ve perestroyka (yeniden yapılanma) politikalarını uygulayacağını duyurdu. Bu politikalar Sovyetler Birliği’nin çöküş ve dağılmaya giden yolunu açacak, trajik bir şekilde Mihail Gorbaçov da SSCB’nin son devlet başkanı olarak tarihe geçecekti. 20. yüzyılın önemli bir kısmına damgasını vurmuş olan bir süper güç, bir ayaklanma, isyan, kargaşa, iç savaş olmadan tarihe karışmaktaydı.

1989 yılında borsa endeksi 1987 zirvesini yeniden denedi. 1989-1991 döneminde zirve kırılmadı, ancak endeks zirveden uzaklaşmadı ve daha yukarılara gideceğinin sinyalini verdi.

1991 yılı biterken, o güne kadar kimsenin aklına gelmeyen gelişmeler yaşanmaya başladı. 1992 yılı, aynı zamanda, insanlık tarihinin o güne kadar gördüğü en büyük yatırım çılgınlığının da başlangıç tarihiydi.

Sosyonomik Görünüm | Mart – 2016 (3)